Kardeş Kıskançlığı
Ana Sayfa
Kardeş Kıskançlığı
Kardeş Kıskançlığı
KISKANÇLIK NEDİR?
Sözlük anlamına göre kıskançlık: Bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkalarıyla ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutum veya acı duymadır. Kıskançlık bütün insanların yaşadığı, evrensel bir duygudur. Birçok sebep sonucunda kıskançlık duygusu kendisini gösterebilir. Örneğin beklediği ilgiyi, sevgiyi, şefkati göremediği zaman kişide kıskançlık duygusu görülebilir. Kıskançlık bireysel ya da toplumsal kaynaklı olabilmektedir. Yaşamın her döneminde, her insan kıskançlık duygusu yaşayabilmektedir. Öğrenci arkadaşlarını kıskanabilir, evli eşler birbirlerini kıskanabilirler, kardeşler birbirlerini kıskanabilirler. Aşırıya kaçmadığı sürece yaşanan bu kıskançlık doğal bir duygudur.
ÇOCUKLARDA KISKANÇLIK
Yaşamın her döneminde yaşanabileceği gibi çocukluk döneminde de arkadaşa, anneye, babaya veya kardeşe yönelik kıskançlık yaşanabilir.
KARDEŞ KISKANÇLIĞI
Ailenin tek çocuğu olan çocuk sürekli olarak kardeşi olmasını ister. Fakat kardeşi olduktan sonra gösterdiği kıskançlık anne babayı zorlamaya başlar. Bunların yanında çocuk kendisi istemediği halde kardeşi olacağını öğrenebilir. Böyle bir durumda da çocuk yoğun olarak kıskançlık duygusu yaşayabilir. Kardeşler arasında yaşanan bu kıskançlık son derece normal bir duygudur. Burada önemli olan anne babanın gösterdiği tutumdur. Anne babalar gösterdikleri tutumla kıskançlığı önemli ölçüde engelleyebilirler ya da daha ileri boyuta ulaşmasında neden olabilirler. Anne babaların bu konuda bilgilendirilmesi ve doğumdan önce mutlaka çocuğu da bilgilendirmeleri gerekmektedir.
KARDEŞ KISKANÇLIĞI NE ZAMAN ORTAYA ÇIKAR?
Kıskançlık çocukta yeni bir kardeşi olacağını öğrendiği andan itibaren kendisini göstermeye başlamaktadır. Kendisi gibi bir çocukları olduğu halde anne babasının neden yeni bir çocuk istediklerine anlam veremeyecektir. Haberi öğrendiği andan itibaren annesinin ve babasının sevgisini ve ilgisini yitirme korkusu çocukta kıskançlığın ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
KARDEŞİNİ KISKANAN ÇOCUK NASIL DAVRANIR VE NELER HİSSEDER?
Çocuk için dünyadaki en değerli varlık annesidir. Yeni bir kardeşi olacağını öğrendiği andan itibaren annesini kaybetme korkusu çocuğun içini sızlatmaya başlar. Kendisinin kardeşi olmasını istemesi veya kendisine sürpriz olan bir kardeş haberi bu durumu değiştirmez. ”Annenin, gebeliğin son aylarında ağırlaşmasıyla isteksiz yorgun oluşu, kucağına alamayışı, çocukta sevilmediği duygusunu yaratmaya başlar. Bu noktadan sonra çocukta tedirgin bir bekleyiş başlar. Sürekli olarak değişik şekillerde anne babasının sevgisini sınamaya başlar. Aklında anne ve babasına sormak istediği birçok soru vardır. Artık kendisinin sevilmediği duygusunu hissetmeye başlar. Anne, baba ve çevresindekilerin sürekli olarak yeni doğacak kardeşinden konuşması onun bu duygularını iyice pekiştirir. Anne ve babasının artık kendisini sevmediğini, kendisinden sıkıldıklarını bu yüzden yeni bir çocuk istediklerini düşünmeye başlar. Eğer çocuk erkekse ailesinin kız çocuk istediğini kendisini istemediklerini düşünebilir. Ama doğan kardeş de erkek olursa bu duruma bir anlam veremez. Kardeşi doğduktan sonra çocuğun korkusu ve kıskançlığı iyice büyümeye başlar.
Yeni doğan kardeşin eve gelmesiyle birlikte evde bir koşturma başlar. Adeta bir bayram havasından söz edilebilir. Yeni doğan çocuğu görmek için eve birçok tanıdık gelir. Gelen tanıdıklar sürekli olarak bebeğe ilgi gösterirler onu övücü sözler söylerler. Bir zamanlar kendisine gösterilen ilgi artık bebeğe yöneltilmiştir. Çocuğun sürekli olarak içini kemiren korku gerçekleşmeye başlamıştır.
Bazı çocuklar kardeş kıskançlığını göstermeyebilirler. Bu duyguyu kendi içlerinde yaşayabilirler. Bebekle ilgilenme konusunda sürekli annesine yardım etmeye çalışır. Bebeğe sevgi gösterilerinde bulunarak onunla oynamaya, onunla ilgilenmeye çalışır. Eğer kıskançlığını dışarı yansıtırsa annesini tamamen kaybedeceği korkusu yaşar. Bu yüzden duygularını dışarı yansıtmaz. Böyle bir durumda anne baba, çocuklarının kıskançlık yaşamadığını düşünerek rahat davranırlar. Bu tip durumlarda çocuk dikkatli izlenmelidir. Çocuğun hareketlerinin, davranışlarının sahte ve yapmacık oluşu kıskançlık duygusunu yaşadığını gösterir. Örneğin çocuk kardeşini kucağında yere düşürür ve yanlışlıkla olduğunu söyler, bebeğin yanağını severken gizlice sıkıp ağlatabilir, ağlatacak boyutta sarılabilir, bebeği sevip okşadıktan sonra geri gidip gitmeyeceğini sorabilir.
Bazı çocuklar yaşadıkları kıskançlığı açık bir şekilde sergilemektedirler. davranışlarıyla, hareketleriyle, sözleriyle bu durumu göstermektedirler. Kardeşini kıskanan çocuğun gösterdikleri davranışlar, hareketler şöyle sıralanabilir:
Çocuk bebeksi davranışlara geri dönebilir. Altına yapma, bebek gibi konuşma, parmak emme gibi davranışlar gösterebilir.
Kabus gördüklerini, sık sık çişlerinin geldiğini bahane ederek ilgiyi tekrar kendilerine çekmek isteyebilirler.
Çocuk o güne kadar ailenin ilgi odağı olduğu için yeni gelen kardeşle birlikte kendini ikinci plana itilmiş hissedebilir. Böyle bir durumda çocukta içine kapanma, sessizleşme gibi tepkiler görülebilir.
Hem gün içinde hem de geceleri aşırı sinirli olabilirler. Sakinleşmede zorlanırlar.
Öfkelerini ve hırslarını çevrelerindeki insanlara vurarak, tekme atarak gidermeye çalışırlar.
Daha önce anne ve babasından hiç istemediği şeyleri istemeye başlayabilir.
Örneğin; benimde altımı bağlayın, yemeğimi siz yedirin, ayağınızda sallayarak uyutun gibi.
Uyku düzenlerinde bozulmalar görülebilir. Koktuklarını bahane ederek anne ve babasıyla yatmak isteyebilir.
Eğer okula gidiyorsa evden ayrılmamak için okula gitmek istemeyebilir.
Fiziksel bir rahatsızlıkları olmadığı halde karın ağrısı, mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler gösterebilirler. Bazı çocuklarda ateşlenme bile görülebilmektedir.
Anne babalarına “Artık beni hiç sevmiyorsunuz, kardeşimi benden daha çok seviyorsunuz” şeklinde isyan edebilirler.
Anne babalarına sürekli kendisini sevip sevmediklerini sorarak onların sevgisini sınamaya çalışabilir. Onların kendisine olan sevgilerinden bir türlü emin olamaz.
Kardeşleri evde yokmuş gibi davranabilirler. Onunla hiç ilgilenmeyip o evde yokmuş gibi hayatlarını devam ettirmeye çalışabilirler.
Anne ve babanın bebekle ilgilenmesini engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışırlar. Önceleri tek başına yapabildikleri şeyleri yapmaktan kaçınırlar.
Örneğin tek başına üstünü giyip yemeğini yiyebilirken daha sonra yardım istemeye başlarlar. Annesinin yemek yedirmesini, üstünü giydirmesini isteyebilir.
Kendisinden yapılması istenen işleri geciktirebilir yada yapmayabilir.
Sürekli olarak kardeşine olan kızgınlığını öfkesini belirtir. ”Artık evimizden gitsin, bu ne biçim bebek hiçbir işe yaramıyor” gibi.
Sinirlerini üstlerinden atmak için çevrelerindeki hayvanlara eziyet edebilirler.
Kedinin kuyruğunu çekmek, kuşun tüylerini yolmak gibi.
Bazı çocuklar kardeşlerinin oyuncağını kırma, yanlışlıkla kucağında düşürme, çimdikleme davranışları gösterebilirler.
Bazı durumlarda çocuk kıskançlık belirtilerini kendi içinde saklar. Belirtilerin tam tersini göstererek kardeşine aşırı ilgi ve sevgi gösterisinde bulunabilir. Bunun nedeni annesinin sevgisinin tamamını kaybetme korkusudur.
Kardeş kıskançlığını çok yoğun yaşayan çocuklar kardeşlerini ortadan kaldırmak için çeşitli planlar yapabilir ve uygulamaya çalışabilirler.
Yaşları büyüdükçe kardeşini kıskanan çocukta her fırsatta kavga çıkarma davranışı, oyuncaklarını kardeşiyle paylaşmama ve yalan söyleme gibi durumlar görülebilir.
Yaş farkı az olan çocuklarda, yaş farkı fazla olan çocuklara göre kardeş kıskançlığı daha fazla görülebilir.
Bazı çocuklar mizaçlarında dolayı kıskanç bir yapıya sahiptirler.
Yukarıda sıralanan belirtiler kardeş kıskançlığının şiddetine ve kişiye göre değişebilir. Aşağıda verilen vaka örneğinde kardeş kıskançlığını yoğun olarak yaşayan bir bireyin yaptıkları ve hissettikleri görülmektedir.
ANNE VA BABALARA DÜŞEN GÖREVLER
Anne ve babalara kardeş kıskançlığını önlemede, en az düzeye indirgemede ve düzeltmede çok büyük görevler düşmektedir. Bu görevleri şöyle sıralayabiliriz:
Öncelikli olarak anne ve babalar kardeş kıskançlığının doğal bir duygu olduğunu bilmeli ve bu konuda bilgi sahibi olmalıdırlar.
Gebeliğin diğer aile bireyleri ve yakın çevreyle paylaşıldığı günden itibaren çocukla da paylaşılmalıdır. Bu paylaşım onun anlayabileceği şekilde olmalıdır. Eve yeni bir birey geleceği bu yüzden evin her zamanki halinden daha heyecanlı, karışık olacağı çocuğa anlatılmalıdır.
Çocuğun yaşına uygun bir şekilde gebeliğin oluşumu ve doğumun nasıl olacağı anlatılmalıdır. Böylece çocuğun aklındaki soru işaretleri giderilebilir.
Yeni bir kardeşinin olmasının onun artık sevilmeyeceği anlamına gelmediği belirtilmelidir. Onun çok sevildiği ve her zaman sevileceği sürekli olarak tekrar tekrar söylenmelidir.
Çocuğa “Sakın endişelenme seni da kardeşin kadar çok seveceğiz” şeklinde ifadeler söylenmemelidir. Ne kadar iyi niyetle söylenirse söylensin Çocuk anne ve babasının sevgisini kazanmak için kardeşiyle yarışa girebilir.
Hamilelik döneminde çocuğun babası yada başka bir aile ferdi çocuğun bakımıyla (yemek yedirme, banyo yaptırma gibi) ilgilenmeye başlayabilir. Böylece annesi hastanedeyken ve doğumun ilk zamanlarında anne çocukla ilgilenemeyince çocuk kendisini ihmal edilmiş hissetmez.
Bebeğin isim seçimi için çocuğa fikri sorulmalıdır.
Doğacak bebeğe yapılan hazırlıklara çocukta katılmalıdır. Bebek eşyalarının hazırlanması, oyuncak, eşya seçimi gibi. Bebeğe kıyafet ve oyuncak gibi şeyler alınırken çocuğa da alınmalıdır.
Bebek doğduktan sonra bakımıyla ilgili çocuktan yardım istenmeli ve ona küçük sorumluluklar verilmelidir. Örneğin bebeğin biberonunun soğutulması gibi.
Bebeğin doğumu ile birlikte evde değişiklikler olacağı çocuğa anlatılmalıdır.
Her fırsatta anne ve baba çocuklarıyla etkileşime geçerek ortak faaliyetlerde bulunmalılar. Bu şekilde de çocuğa olan sevgilerini gösterebilirler.
Çocuk anne ve babasıyla aynı odada kalıyorsa doğumdan önce odası ayrılmalıdır.
Çocuğa küçük yaşta paylaşma duygusu öğretilmelidir.
Anne ve babalar her çocuklarının farklı olduğunu anlamalı hepsinin farklı ilgi ve yetenekleri olduğunu anlamalıdır.
Anne ve babalar etkin dinlemeyi bilmeli ve çocuklarını bu şekilde dinleyerek sorunlara mantıklı çözümler üretmelidirler.
Anne ve babalar soğuk kanlı olmalıdırlar. Yaşanılan kıskançlık karşısında telaşa kapılmamalıdırlar.
Anne ve babalar kendilerini çocuklarının yerine koyarak düşünmeliler. Kendilerine nasıl davranılmasını istiyorsalar çocuklarına da öyle davranmalılar.
Anne babalar eve misafirliğe gelen tanıdıkları kıskançlığı arttırıcı sözler söylememeleri konusunda uyarmalıdırlar.
Anne babalar öncelikle kendileri rahat olmalıdırlar. çocuklar anne ve babalarının davranışlarından etkilenmektedirler. Anne ve baba çocuklarının yeni gelen kardeşine tavrı konusunda endişeli olursalar çocuk bu durumdan etkilenebilir ve gerginlik hissedebilir.
Anne ve babalar ellerinden geldiğince çocukların kavga etmelerine izin vermemeliler.
Ailenin bir bütün olduğu çocuklara hissettirilmelidir.
Her şeyin eşit olmasına değil adil olmasına dikkat edilmelidir.
Çocuklar kendilerinden beklenen şeyleri yaptıkları zaman anne ve babalar onları övmelidirler.
ÖRNEK OLAY
Dokuz ve dört yaşında iki erkek çocuk annesiyim. Çocuklarım hiçbir konuda anlaşamıyorlar. Devamlı kavga ediyorlar. Hiçbir eşyalarını paylaşamıyorlar. “En büyük sorunumuzda büyük oğlumun küçük oğlumu sürekli dövmesi. ” Kardeşler arasında kavga dövüş olur. ”diyebilirsiniz ama bunun boyutu epey büyük. Bir keresinde büyük oğlum kardeşinin burnunu kanatmıştı, geçtiğimiz günlerde de kulağını ısırmış. Oğluma neden böyle davrandığını sorduğumda, önceleri “Oyun oynarken yanlışlıkla oldu” diyordu. Son zamanlarda ise, “Keşke onu doğurmasaydın? Nerden çıktı bu çocuk?” gibi sözler söylemeye başladı.
Kardeşi yeni doğduğunda da garip tepkiler göstermişti. Altına kakasını yapmış ve “Benimde altıma bez bağla “ demişti. Göğsümden süt emmek istemişti. Hatta bu yüzden babasından dayak yemişti. O zamanlar oğlumu bir psikoloğa götürmüştüm. Psikolog bu kardeş kıskançlığının zamanla geçeceğini söylemiş ve onunla daha çok ilgilenmemizi önermişti. Bizde tüm önerileri yerine getirmiştik. Ancak şimdi tekrar başladığımız noktaya geri dönmüş gibiyiz Kardeşiyle aynı odayı paylaşıyordu, odasını ayırtmak istediğini söyledi. Evimiz uygun olmadığı için buna izin vermedik. Şimdi kardeşini odadan kovuyor. ”Seni istemiyorum, git” diyor. Küçük oğlumda abisini çok seviyor. Ona kötü davrandıkça, üzülüp ağlıyor ama onun yanından da ayrılmak istemiyor. Bu arada ben üçüncü çocuğuma hamileyim. Acaba ona mı tepki gösteriyor diye düşünüyoruz. Eşim ve ben bir türlü işin içinden çıkamadık. Açık söylemek gerekirse bizi o kadar kızdırıyor ki, ara sıra dövdüğümüz oluyor.
ANNE VE BABALARIN YAPMAMASI GEREKENLER
Anne ve babalar kesinlikle evlat ayırımı yapmamalılar. Çocuklarına cinsiyetlerine veya kaçıncı çocuk olduklarına göre davranmamalılar. Çocuklardan herhangi birine farklı ilgi ve sevgi gösterilmemelidir.
Çocuğun kıskançlığının artmasına sebep olacak “pabucun dama atıldı” gibi şakalar yapılmamalıdır. Çünkü çocuk bunu algılayabilecek olgunlukta değildir.
Eskiden çocuğa alınan eşyalar küçük çocuğa verilmemelidir. Bu yolla çocuk bütün sevdiği şeylerin elinden alınacağını düşünebilir. Eşyaların mutlaka bebeğe verilmesi gerekiyorsa bu durum çocuğa uygun bir dille anlatılmalıdır. ”Bu sana küçük geliyor. Bu kardeşinin olsun ben sana yenisini alırım” gibi.
Çocuklar ne kardeşleriyle ne de arkadaşlarıyla kıyaslanmamalıdır.
Çocuklar arsında taraf tutulmamalı ve yaşanan olaylarda hakem gibi davranılmamalıdır. Haksız olduğu anne babası tarafından onaylanan çocuk kendisinin sevilmediği, önemsenmediği duygusunu yaşayabilir.
Aralarında kıskançlık duygusu gelişen çocuklar birbirinden uzaklaştırılmamalıdır.
Tam aksine daha sıkı ilişkiler kurmaya teşvik edilmelidir.
Çocuk kardeşini kıskanmasın diye apar topar anaokulu ya da yuvaya gönderilerek evden uzaklaştırılmamalıdır. Çocuk bu davranışı evden atılmak olarak yorumlayabilir.
Kardeş isteyen çocuk kardeşi olduktan sonra kıskançlık gösterirse ama sen kardeş istedin şeklinde çocuğa söylemlerde bulunulmamalıdır.
Anne babalar çocuklarına kardeşini sevmek zorunda olduğu mesajını vermemeliler. çocuk bu mesajı algılayabilecek olgunluk düzeyinde olmayabilir.
Kardeşler arası yaşanan sorunlarda “kim başlattı?” sorusunu sormaktan kaçınılmalıdır. Bu soru bir tür suçlu arama olarak algılanabilir. Bunun yerine iki tarafa da eşit davranmak daha etkili olabilir.
Kardeşini kıskanan ve bunu davranışlarıyla belli eden çocuğa onu etkileyebilecek cezalar verilmemeli ve kesinlikle şiddet uygulanmamalıdır. Kendisine şiddet uygulanan çocuk bu davranışı örnek alabilir ve kardeşine veya çeşitli kişilere yönelik uygulayabilir.
Yukarıda belirtilen davranışlara karşı anne ve babanın dikkatli olması gerekmektedir. Bu tür davranışlar kıskançlığı ortadan kaldırmaz aksine tetikleyebilir.
Aşağıda verilen vaka örneğinde çocukları arasında kıskançlık yaşanan bir annenin yaşadıkları ve hissettikleri anlatılmaktadır.